Şirin Hikaye

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Merhaba, ben firmanızın hazırladığı Şekiller oyununun bu yılki kazananıyım. Adım Şirin. Ödülümü almak için gelmiştim. Bana yardımcı olur musunuz?”

            “Merhabalar, hoş geldiniz Şirin Hanım. Biz de sizi bekliyorduk. Şöyle buyurun.” Firmanın altın sarısı logosu omzunun sağına işlenmiş, su yeşili bir ceket giyen sarışın resepsiyonist kadın eliyle bekleme salonunu işaret ederek yönlendirdi Şirin’i. Şirin de işaret edilen yere geçip beklemeye koyuldu.

O gün çok heyecanlı ve mutluydu. Doğum gününde abisinin aldığı Şekiller oyununu tamamlamış ve tamamlanan şeklin üzerindeki kodu firmanın sitesine girerek çekilişe katılmıştı. Hiç ümitli değildi çekilişi kazanacağından; bu çekiliş ülke genelinde yapılır ve her yıl yaklaşık otuz milyon insan bu çekilişe katılırdı. Şirin ise o otuz milyonun içinde birinci gelmeyi başaran talihliydi. Mutluluktan gülümsüyor ve gülümsemekten de artık ağzının kenarları ağrıyordu. “Bu acılar mutluluğun yansıması. Oh be, sonunda…”

Ödül her sene değişirdi ancak genelde aynı şeyler verilirdi; tatil. Bu sene ise masmavi bir koy manzaralı, kamp temalı tatil vadedilmişti. Ancak önceki yıllara göre firmanın bu sene aldığı karar ise çok garipti. Eskiden dünyanın çeşitli yerlerine talihlileri götürüp bir hafta boyunca ağırlardı firma. Fakat karşısındaki firma yetkilisi Şirin’e; ‘ödülün Türkiye’de gerçekleştirileceği’ açıklamasını yapmıştı. Kendisine olabildiğince bakımlı, yakışıklı, karizmatik, kırklarına merdiven dayamış bir adam açıklama yapıyordu. Bu konu canını çok sıkmıştı Şirin’in çünkü ödülü kazanınca aklındaki ilk şey dünyanın neresine gideceğinin hayalini kurmak olmuştu, oysa yine Türkiye’de kalmıştı.

“Daha önce hep yurtdışına seferler düzenlediniz. Neden şimdi Türkiye?”

Olabildiğince nezaketini koruyan, her kelimesini özenle seçerek konuşan yetkili tebessüm ederek, yumuşak bakışlarıyla Şirin’i bilgilendirmeye devam etti. “Ödülü kazanan olarak bu talebinizi elbette yönetime iletebilirim, hiç sorun değil. Aslına bakarsanız bu konuda bir gerekçe sunmak istiyorum size.”

Modu düşmüş bakışlarla “tabi sizi dinliyorum” dedi Şirin.

“Firmamız bu kararı alırken aslında milli değerlerimizi de talihlimize dolu dolu aktarmayı amaçlamıştır. Arzu edersiniz ki bu konuda yeterli bir çalışma ne yazık ki söz konusu değil. Biz aslında bu güzellikleri de tanıtmak istiyoruz. Ayrıca yurtdışına nispeten ekonomik açıdan da daha uygun olduğu için talihlimizle birlikte iki kişiyi daha bu tatile dahil edebiliyoruz. Ödül süresini de bir haftadan iki haftaya çıkarmayı uygun gördük. Fakat size karşı mahcubiyet hissetmemek adına yetkililerle görüşüp tatil yerinizi değiştirebilirim.”

“İki kişi ve fazladan bir hafta daha tatil hediye ediyorsunuz yani öyle mi?”

“Evet efendim.”

Şirin’in gözleri fıldır fıldır etrafı taramaya başlamıştı. “İtalya’ya bir haftalığına yalnız başıma gitmek mi yoksa Türkiye’de iki arkadaşımla iki hafta tatil mi? Of teklif çok cazip ya, ne yapsam ki?” Kendi zihninde küçük çaplı mantık taraması yapan Şirin, adamdan müsaade isteyip telefon etmek için biraz uzaklaştı.

“Ne? Sen delirdin mi kızım bu teklif sorulur mu? Yeni tatlar, yeni renkler keşfedebilirsin İtalya’da. Türkiye’de sonra da gezersin ama her zaman İtalya’ya gidemezsin. Boş ver milleti. İtalya’ya git, gör, gel!”

“Ya abi bilmiyorum. Yalnız başıma ne yapacağım orada? İki kişi daha götürebiliyorum burada yanımda. Bence daha güzel eğleniriz. Hem kamp tarzı olacakmış.”

“Of Şirin. Çok safsın, hiçbir şey demiyorum. Yahu akşam gelsen eve ben iki üç odun alır bizim bahçede de sana o çadır lezzetini yaşatırım. Bunlar iki üç lira yırtmak için Türkiye’de olabildiğince bedavaya tatil veriyorlar, kanma bunlara. Git çatır çatır İtalya’da bir hafta takıl gel. Peynirler, makarnalar of say say bitmez…”

“Makarna, tabi ya sağ ol. Biraz düşüneyim ben abi, dönerim sonra sana.” Telefonu kapattıktan sonra Esin’i aradı. En yakın iki arkadaşından birisi Esin’di zira.

“Aşkım çok tatlı bir teklif bu. Şu an Beril’de yanımda hoparlörden duyuyor seni. Ödülü sen kazandın, karar da senin tabi ama ya… üç kişi olarak gidiyormuşsun işte üçümüz gitsek güzel olmaz mı?” Beril dahil olmasa olmazdı. Telefonu çekiştirip aldı ve o da dahil oldu konuşmaya; “Ayol iki hafta bedava yaşayacağız. Kamp ateşi etrafında ne goygoy yaparız ha. Hem belki bizi de seninle konuşan adam götürür, siz de onunla orada.” Öhö, öhö… “Sen çok konuştun ver bakim şu telefonu.” Telefonun başındaki Şirin kıkırdayınca Beril’in haklı olduğunu anlamıştı Esin.

Arkadaşlarının neşeleri Şirin’i çok mutlu etmişti. “Ben bir düşüneyim ya. Dönerim sonra size.” Şirin telefonu kapatıp adamın yanına gitti. “Pardon isminiz neydi?”

“Çok özür dilerim, haklısınız adımı size demeyi unuttum. Ben Atlas efendim.”

“Memnun oldum Atlas Bey. Yaptığım görüşmelerden sonra sizinle de yozlaşma kararı aldım.”

Adam şaşırmıştı. “Pardon anlamadım. Benimle ne yapma kararı aldınız?”

“Yozlaşma kararı, bir iki ricam daha var da.”

Adam gülmeden duramadı. “Çok özür diliyorum, uzlaşmak istiyorsunuz sanırım. Doğru mu anladım?” diyerek yozlaşmanın tanımını da yaptı.

Şirin açıklamadan sonra kıpkırmızı olmuştu. Utancından eliyle yüzünü kapadı. Başı duman atarcasına yanarken başını dizine kadar eğip kahkahasına devam etti. Birkaç dakika gülmesini durduramadı. Adam kalkıp su almaya gitti suyu ikram ettiğinde Şirin biraz olsun durulmuştu. “Siz de gelecek misiniz? Aslında onu soracaktım da. Beceremedim sanırım.”

“Elbette. Bu organizasyonu yöneten kişi olarak orada olacağım.”

“Pekâlâ, iki arkadaşımla birlikte teklifinizi kabul ediyorum. Sizden ayrıca bana kelimeleri doğru kullanmayı öğretmenizi de rica edebilirim sanırım. Bu vesileyle bakarsınız tatilin dışında devrim yapmış birisi olarak geri dönerim.”

Adam gözlerinin içi parlayan kadına bakarak tebessüm etti. “Tatiliniz boyunca en iyi şekilde eğlenmeniz ve bildiklerimle sizleri bilgilendirmek için gayret edeceğimden şüpheniz olmasın. Dilerseniz evrakları doldurmak için geçebiliriz.”

Ayaklanan adamla birlikte ayaklanan Şirin; başıyla adamı onaylayıp takip ederken telefonunu eline alıp Esin’e de mesaj attı; ‘O da geliyor, siz de. Hazırlanın!’

Mesajı alan Esin haberi Beril’e söylediğinde Beril yatağın üstüne çıktı. Hepsi1’in ‘İki Kelime’ şarkısını açıp bağırarak söylemeye başladı. Esin bir müddet engellemeye çalışsa da duramadı ve o da Beril’e eşlik etmek için yatağa çıkıp zıplamaya başladı…

O da seviyor,

Bu da seviyor,

Seni seviyor, herkes seviyor!

Şirin Hikaye

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yazıver ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!