Maydanoz Suyu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İskelede sandalyesinde otururken derin bir iç çekti adam. Elinde yıllar öncesinden kalma bir resim vardı. Resim adamı olabildiğince üzen, canını acıtan bir olayı hatırlamasına sebep olmuştu. Resmi kenara bırakıp masasında duran simidinden bir ısırık aldı ve peşine çayından da yudumlamayı ihmal etmedi. Bu tarihi iskelede çay simit en güzel ikili olabilirdi. Bir müddet iskelede elinde tuttuğu resme baktıktan sonra nefes nefese yerinden zıpladı. Evindeydi. Gördükleri bir rüyadan ibaretti oysaki.

Kapı çaldı. Adam canı sıkkın şekilde gitti kapıya. Gelen kuryeydi. Elinde gizemli bir kutu tutuyordu. Oysa adam daha önce bir sipariş vermemişti. Kutuyu aldığında gönderen ismine baktı fakat göndereni de tanımıyordu. Onun için sürpriz bir kutuydu bu. Merakla mutfağa yöneldi. Tezgâhtan bir bıçak alıp başladı kutuyu açmaya.

Bir tüp vardı kutunun içinde. Büyükçe bir deney tüpüne benziyordu bu şey. Tüpü alıp incelediğinde bir anlam veremedi. Tüpün yanında da bir mektup duruyordu. Tüpü kontrollü bir şekilde kutuya tekrar bırakıp mektubu çıkardı. Mektubun üzerinde büyük rakamlarla 1950 yazısı vardı. Adam mektubu yırtacağı sırada tekrar kapı çaldı. Yetmişli yaşlarında olmasından kapıya her gidip gelişi adamı ziyadesiyle yoruyordu.

“Vergi dairesinden geliyorum efendim.” Dedi postacı. Yaşlı adamın morali bozulmuştu. Başına gelecekleri tahmin edebiliyordu. Vergi borcu vardı ve yüksek ihtimal icralık olmuştu. “Ben yaşlı bir adamım. Neden bana bunu getiriyorsun evlat. Bu yaşımda evsiz mi kalacağım?” dedi bitkin bir ses tonuyla. Postayı getiren genç ise “görevimi yapıyorum” dercesine omuz silkti. İmzayı atıp postayı teslim aldıktan sonra tekrar mutfağa yöneldi. Tüp ve 1950 yazan mektubun olayını anlamaya çalışıyordu.

“Her şey 1950 de başladı.” Yazıyordu mektubun girişinde. Tezgâhta gezinen kedi kutu ile oynarken tüpü tezgâhtan düşürdü. Adam öfkeyle kediye hamle yaptı ama kediye dokunamayacak kadar yavaştı. Yaklaşık 73 yıl öncesiydi bu. Yaşlı adam zihnini taradı. Yapabildiği en hızlı şey düşünmekti çünkü. 7 yaşındaydı o zamanlar. Mektupta neden o zamanla bağlantılı bir şeyler vardı? Bunu anlamlandıramadı ve mektubu okumaya devam etti.

“Sen deneklerin içindeki en iyisiydin. En son yapılan bir deney sonrasında seni maddesel boyuttan kopardık. Başlarda bir şey yok gibi görünse de her uykuya geçişinde bulunduğun boyuttan zıplıyordun. O zamanlarda yakın mesafelere gidiyordun ama sonraları bunu kontrol edemez oldun ve bir gölge gibi boyutlar arası gidip gelmeye başladın. Şu an dünyada bulunan senin; 73 yıldır dünyada olduğunu düşünüyor olabilirsin ama aslında gölgen kısa süre önce bu boyuta geçiş yaptı. Yani bilincin çok yeni. Büyük ihtimal mektup sana ulaştığında rüyadan uyandığını düşüneceksin. Biz seni takip edebiliyoruz ama zihnin her sıçrayışta bölündüğü için seni parça parça toplamak durumunda kalıyoruz.

Sana gönderdiğimiz tüpün içinde yeşil bir sıvı olacak onu içmen gerekiyor aksi taktirde bölünecek ve başka boyutlara sıçramaya devam edeceksin.” Adam hayal kırıklığına uğramıştı. Mektuba anlam veremedi. Kedisinin yaptığından dolayı iyice çılgına dönmüştü. Eğer mektupta yazılı olanlar doğruysa lanet kedi her şeyi mahvetmişti. Adam şüphe ve korku içindeydi. Yaşlı bedenini güç bela yere oturtmayı başarmıştı. Az da olsa sıvı zeminde duruyordu. Camları eliyle kenara itip yerdeki sıvıyı içmeye çabalarken üst kattan ayak sesleri duyuldu.

“Baba ne yapıyorsun?” gelen kızıydı. “İnanmıyorum baba sana ya! Yine mi bunu yapıyorsun?” Adam başını çevirip baktığında genç kadını tanımamıştı. Aceleyle sıvıyı içmeye çalışıyordu. Kadın yaşlı adamı kolundan çekiştirip ayağa kaldırdı. “Bırak beni! Zihnim bölünmeden bu lanet sıvıyı içmem gerek.”

“Baba, çocuklar yine seninle dalga geçmişler. Of! Alzheimer olman çok üzücü. Her seferinde bunu yapıyorlar ve sen de bu sıvıyı içiyorsun. O maydanoz suyu baba ya. Ben sana yaparım içersin, gel otur şuraya.” Yaşlı adam inatla mutfak zeminine gitmeye çalışıyordu. Kızı da onu tatmakla uğraşıyordu. Aniden kapı açıldı ve içeriye kurye kıyafetli çocuklar girip kahkaha atmaya başladılar. “Ya dede yine mi?” diyerek gülüşüyorlardı. Adam anlamsız anlamsız kolundan çekiştiren kızına ve kendisine gülen torunuyla onun arkadaşlarına baktı. Bitkin düşmüştü. Zihni yine birbirine girmişti. Kadın onu niye çekiştiriyor ve çocuklar da niye gülüyorlardı hatırlayamadı. Elindeki kâğıdı okuyacaktı ki kadın onu elinden çekip koltuğa oturttu. Yaşlılık kötüydü. Unutmak, bir şeyleri hatırlamamak çok daha kötüydü.

Maydanoz Suyu

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yazıver ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!