Siz Susarsanız Biz Öleceğiz

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

”Nereye gidiyorsun? Beni yine mi bırakacaksın burada hem de bir başıma?”

Ses etmedi. Sadece çaresiz bir bakış attı. Ne yapabilirdi ki? Gitmeliydi, her zaman ki gibi. Gitmekten başka çaresi mi vardı sanki? Ayazın çürüttüğü cildi artık kanamalar yapıyordu. Yüzünden ılık ılık akan kanları koluna silerek devam etti…

“Hocam sizce nasıl olmuş hikâyenin girişi?” meraklı gözlerle öğretmenine bakıyordu. İlk hikayesiydi ve çok heyecanlıydı Filiz.

Öğretmen kâğıdı alıp baktı. Kaşlarını çattı önce. Filiz, öğretmeninin kaş çatışıyla ürpermişti. Kalbi çok hızlı çarpıyordu, adeta yerinden fırlamak üzereydi. Öğretmen Filiz’e kağıdını geri verdi. Öksürüp boğazını temizledikten sonra eliyle Filiz’in başını okşadı. “Harika gidiyorsun Filiz. Kurguna merak uyandırarak başlaman çok güzel bir seçim. Böyle devam et, bakalım kurgun nasıl şekillenecek?” dedi. Küçük bir gülümsemeyle öğretmen diğer öğrencilerin yazılarını incelemek için ilerledi.

Kendini hızlıca alkışlayarak heyecanla kağıdını masasının üzerinde düzeltti ve tekrar yazmaya devam etti. Kendisi hikayesinin nasıl şekilleneceğini bilmiyordu ama öğretmenin olumlu yorumu onu daha da iştahlandırmıştı ve deneme yanılma yoluyla hikayesini devam ettirmeye çalıştı.

Çaresizlikle ilerledi adam. Saatler sonunda nihayet kasaba merkezine ulaşabilmişti. Ayağındaki eskimiş ayakkabıları çetin geçen yolculukta iyice kendini bırakmıştı. Buz gibi havada ayakları sırılsıklam olmuştu adamın. Hemen bir kahvehaneye attı kendisini. Sırtındaki çantasını yere indirip sobanın başına geçti. Titriyordu. Bir yandan ellerine üflerken bir yandan da sıcak bir çay siparişi verdi. Bir müddet sonra ellerinin uyuşması geçmiş ve nihayet kendine gelebilmişti. “Beyler! Benim böyle oymalarım var. Hepsini kendim yaptım. Kaşıklarım var, çatallarım var, böyle süs eşyalarım, oyuncaklarım var.”

“Oo… Gelmiş yine bizim putçu. Yahu Niyazi Abi bu iti niye alıyorsun buraya? Görmüyor musun put satıyor.”

“Put değil bunlar beyim, oyuncaktır. Süs eşyasıdır. Tek tek kendim oyuyor sonra da boyuyorum. Bak böyle deliklileri de var kapına asarsın rüzgarla ıslık çalar bir ses çıkartır. Ne dersin vereyim mi bir tane?”

“Lan sen benimle dalga mı geçiyorsun. Putçu it. Al onları da defol git buradan!”

“Yahu oğlum dokunma adama. Garibanın teki zaten.” Dedi bir yandan çay tezgahını silen Niyazi.

“Beyim put değil onlar. Allah korusun öyle birisi değilim ben. Evde sakat bir karım var. Yiyecek lokmamız kalmadı, elimden de bu oymaları yapmaktan başka da bir iş gelmez. Acıyın halime. Bir iki tane alsanız da bu akşam yemekle dönsem evime, ne dersiniz beyim siz alır mısınız?” Adam elindeki kaşık ve çatalları yanındakilere teker teker gösteriyordu. Kimisi inceliyor kimisi oralı olmuyordu.

Kapıdaki gergin adam gelip elinden kaşıklarını aldı ve adamı da yaka paça sürükleyip kapı dışarı etti. Sonra içeri girip çanta ve diğer oymaları alıp kapıdaki adama fırlattı. “Ulan seni bir daha burada görürsem o kafanı kopartırım. Şimdi defol git buradan!” İnsanların sessiz seyirleri karşısında bir şey diyemedi. İnsanların suskunluğu belli ki kendisine yapılanı onayladıkları anlamına geliyordu. Yere saçılmış malzemelerini aceleyle çantasına doldurup göz yaşları ve sessiz ağlamasıyla oradan uzaklaştı.

Saatlerce yürüdü ama adam elindekileri satacak birilerini bulamadı. Üstüne üstlük artık herkes onu putçu olarak görüyordu. Ürünlerini satamadığı gibi dayak yiyor ve her seferinde de bazı ürünleri kırılıyordu. Kimse ona yardım etmek için el uzatmadı. Herkes susmayı veya onu dövmeyi tercih etti. En son hava kararıyordu, son çare bir topluluğun arasına daldı. Bağıra çağıra tüm gücüyle satmaya çalıştı. Aynı tepkiler orada da kendini gösterdi. Başka çaresi olmayan oymacı adam.

“Etmeyin beyler, sessiz kalmayın. Görmez misiniz ne haldeyim? Şunlardan ne olursunuz alın da evime lokma götüreyim. Siz sessiz kalırsanız biz öleceğiz, Allah için yardım edin!” kimse o oymacıyı dinlemedi hatta o derdini anlatırken daha çok bilendiler ona ve saldırdılar. Yara bere içerisinde kalmıştı artık. Elinde de satacak bir şeyi yoktu hepsini ateşe atıp yakmışlardı. Kanlar içinde çaresizce evine doğru yol aldı. Pejmürde hali daha da kötü bir hale gelmişti. Yolda gidene kadar da takatsizliğine esir olmuş ve ‘biraz uyuyayım’ gayesiyle gözlerini artık açılmamak üzere kapatmıştı. Evde ki hasta karısı da bir bakanı olmadığı için kocasının peşinden o da gözlerini ebediyen yummuştu. Tıpkı oymacının dediği gibi olmuştu; insanlar susmuştu ve onlar ölmüştü…

“Bitirdim öğretmenim.” Dedi Filiz. Heyecanlı bir bekleyişle beklerken. Öğretmen teker teker herkesi gezmiş ve yazılarının gidişatları konusunda çocuklara tavsiyeler vermişti. En son masasına kurulmuş ve bitirenlerden öykülerini getirmesini rica etmişti. Filizden önce iki kişi öğretmene ulaştırmıştı öyküsünü. Nihayet sıra Filiz’e gelmişti. Öğretmen öyküyü okurken Filiz tırnaklarını yiyordu. Minik parmakları kıpkırmızı olmuştu. Öğretmen başını kaldırıp Filiz’e baktığında hayretler içerisindeydi. Akranları kedilerden, kuşlardan, çiçeklerden esinlenerek bir şeyler yazarken Filiz çok daha başka bir tarzı benimsemişti. Onun böyle ilginç bir şeyler yazacağı giriş cümlesinden belliydi zaten ama öğretmen yine de küçücük çocuğun böylesi bir eser ortaya koyacağını tahmin edememişti. Kaldı ki ilk eseriydi bu Filiz’in.

“Bu yazıyı yazarken nelerden esinlendin Filiz?”

Parmaklarını ağzından çekip yutkundu. “Şey… dedem bana hep ‘haksızlığın karşısında sessiz kalırsan bir şeylerin ölümüne sebep olabilirsin Filiz. O yüzden her zaman haksızlıkların karşısında sesini çıkarmalısın’ derdi de o aklıma geldi. Oradan esinlendim. Kötü mü olmuş?”

Öğretmen masasından kalkıp Filiz’in omuzlarından tuttu ve diz çökerek göz teması kurdu. “Hayır Filiz, hayır! Bu okuduğum en güzel ve en anlamlı öykülerden birisi. Seni tebrik ediyorum, dedenin dediği sözü çok güzel yorumlamışsın. Aferin!” Kağıdını Filiz’e verdikten sonra şaşkınlık içerisinde masasına geri oturdu Öğretmen. Aklında ise tek bir cümle kalmıştı;

‘Siz susarsanız biz öleceğiz.’

Siz Susarsanız Biz Öleceğiz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yazıver ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!